CHP’DEKİ KAVGA! 

AZICIK SAMİMİ OLUN!

            Dostlar soruyor,

            Okuyucular sipariş veriyor,

            Gördüğüm hemen hemen herkes, “Bu CHP’deki durumu neden yazmıyorsun” diyor.

            Aslında söylenecek, yazılacak çok bir şey yok. Hayretle, ibretle ve şaşkınlıkla olanları izliyorum.

            CHP İl Başkanlığına yeni seçilen Ahmet Kürkçü, Isparta Belediye Başkanımız Sayın Yusuf Ziya Günaydın’a gerçekleştirdiği nezaket ziyaretinde, “Sayın Belediye Başkanımıza CHP’li arkadaşlar da oy verdiler” dedi diye eleştiriliyor.

            Eleştirenler de CHP’nin Belediye Başkan Adayı Lütfi Çakmakçı, eski İl Başkanı ve eski Merkez İlçe Başkanı.

            Ben bu isimlerin samimi olmadığını düşünenlerdenim. Çünkü, hiçbir konuda bugüne kadar konuşmayan bu isimler CHP İl Başkanı malumu ilan ettiği için konuşuyorlar.

            Şimdi bu isimlere soruyorum;

            CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik, “Ben ve çevremdekiler de HDP'ye oy verdik” dediğinde,

            CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, “HDP’ye verdim” dediğinde,

            CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal terörist başı posterleri altında yürüyüş yaparken,

            CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, “PYD’ye terör örgütü diyemem. Elimde istihbari bilgi yok” diye beyanat verdiğinde,

            CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “PYD terör örgütü değil” açıklaması yaptığında,

            CHP eski Genel Başkan Yardımcısı, terörist başının eski avukatı, şu anda İstanbul Milletvekili olan Sezgin Tanrıkulu, “PKK’lıların SİHA’larla vurulması alçaklıktır” dediğinde,

            Bir çok PKK’lı isim CHP listelerinden milletvekili adayı gösterildiğinde (bunlar internette mevcut)

            Sizler çıkıp tek kelime etmeyeceksiniz, “arkadaş bu partiden ihraç sebebidir” demeyeceksiniz, bunların hiç birini istifaya davet etmeyeceksiniz ama İl Başkanınız, gecesini gündüzüne katarak Isparta için çalışan Yusuf Ziya Günaydın’a “partililerimiz oy verdi” deyince istifaya davet edeceksiniz öyle mi?

            Neyse yazımın başında da dediğim gibi söylenecek, yazılacak çok bir şey yok, her şey ortada.